MESEM Mesleki Eğitim Değil, Çocuk Emeği Sömürüsüdür
GÜNCEL
Toplu Sözleşmeli Bir Çalışma Düzeni İçin MERSEN’de GREVDEYİZ!
Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu Mersen İstanbul Sanayi Ürünleri Anonim Şirketi işyerinde, 2022 yılında çoğunluğu sağlayarak yetki başvurusunda bulunduk.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı başvuru tarihi itibarıyla sendikamızın işyerinde çoğunluğu sağladığını tespit ederek yetkimizi belgeledi.
Mersen işverenleri, sendikanın yetki tespitine itiraz etti ve hukuksal süreç iki yıl boyunca devam etti.
Üyelerimiz, sendikalaşma iradelerine sahip çıkarak toplu sözleşmeli bir çalışma düzenine kavuşmak için mahkeme sürecinin sona ermesini sabırla beklediler.
İlk hukuk zaferini yerel mahkemede elde ettik. İlk derece mahkemede davanın sendikamız lehine sonuçlanmasının ardından işveren karara itiraz etti ve istinaf başvurusunda bulundu.
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verdi.
Bu kez istinaf kararına itiraz eden işveren, davayı Yargıtay’a taşıdı. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 02.11.2023 tarihli kararı ile işverenin temyiz itirazları da reddedildi ve karar onandı. Böylece lehimize olan mahkeme kararı kesinleşti.
Dava sürecinin sona ermesinin ardından işverene toplusözleşme teklifimizi ilettik. Yasal toplusözleşme sürecinin başladığı işyerinde işveren, toplusözleşme için masaya oturma çağrımızı karşılıksız bırakarak görüşmelere katılmadı.
Arabuluculuk süreci devam ederken baskılarını daha da artıran işveren, “Sendikadan vazgeçin, sendika buraya asla giremez, devlet bizim arkamızda” gibi söylemlerle üyelerimizi yıldırmaya çalıştı.
İşyerindeki baskıların devamı olarak, 7 Şubat 2024 tarihinde 4 üyemiz işten çıkarıldı. Üyelerimiz, yasal ve anayasal haklarına sahip çıkmak için fabrika içerisinde demokratik tepkilerini ortaya koydu.
Mersen işvereni, sendikamızın işyerinde örgütlendiği ilk tarihten itibaren sendika karşıtı tutumunu ısrarla sürdürdü.
Sendikamız hukuk mücadelesini kazanınca bu kez işyeri yönetimi, Mersen işçilerinin sendikayla buluşmasını engellemek için kimi iyileştirmeler yapmak ve işçilere sosyal haklar vermek durumunda kaldı.
Böylece üyelerimiz, Mersen’e daha sendika girmeden bazı yeni haklar elde etmiş oldu.
Mutfağımızda yangın var. Hayat pahalılığı artık katlanılamaz bir hâl aldı.
Mersen işçilerini enflasyon karşısında ezdirmeyecek bir toplusözleşme taslağı hazırladık. Teklifimizde işçilerin mevcut ücretlerine birinci altı ay için %115 zam yapılmasını önerdik. İkinci, üçüncü ve dördüncü altı aylık dilimlerde enflasyon + 5 puan olarak zam teklifimiz toplusözleşme taslağımızda yer aldı.
İşveren tarafı ise bu önerilerimize karşılık işçilerin iradesini yok sayarak sendikayla masaya oturmamayı tercih etti.
Mersen, elektrikli motor kömürü üreten, dünya çapında 33 ülkede 50’den fazla tesisi, 7 bin 500 çalışanı bulunan, başta savunma sanayi olmak üzere dünyanın ve ülkemizin önemli sanayi kuruluşlarının tedarikçisi konumunda olan bir şirket.
Üyesi olduğumuz üst örgütlerimiz IndustriALL Küresel Sendika ve IndustriALL Avrupa aracılığıyla şirket merkeziyle yaptığımız görüşmelerden herhangi bir sonuç alamadık.
Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri de Türkiye’deki işçilerin hak ve adalet mücadelesini görmezden geldi.
Mersen’de yaşananlar ve karşımıza çıkan bu tablo, ülkemizde sendikal hakların içinde bulunduğu vahim durumu tüm açıklığıyla gösterir nitelikte.
Bu ülkede işçiler, sendika hakkına ulaşmak için işten atmalara, baskılara, yıllarca süren yetki mahkemesi süreçlerine karşı mücadele etmek zorunda bırakılıyor.
İşverenler ise dilediği hukuksuzluğu, zorbalığı yapmayı kendilerine hak olarak görüyor.
Buna karşın Mersen işçileri, en temel hakları olan sendikalı, toplu sözleşmeli bir çalışma düzeni için mücadelelerini kararlılıkla sürdürüyor.
Artık yasal grev aşamasına geldik. Bugün grevimizi başlatıyoruz.
Mersen işverenini bir kez daha masaya oturmaya çağırıyor, taleplerimiz karşılanana kadar grevimizi kararlılıkla sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz.
Direne direne kazanacağız!
BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
GENEL YÖNETİM KURULU
Yöneticilerimiz, KARABÜK'te
Genel Başkanımız Özkan Atar ve Genel Örgütlenme Sekreterimiz Fehmi Elmacı, 21 Mart 2024 tarihinde, İstanbul 1 Nolu Şube yöneticilerimizle birlikte Tabo Otomotiv ve ardından da Cofle TK işyerindeki üyelerimizi tezgâh başında ziyaret ederek, üyelerimizle görüş alışverişinde bulundu.
Güncel Haberler
Diğer videolar
Basın açıklaması
Basın açıklaması
TÜM SORUMLULAR HESAP VERSİN!
Yüreğimiz İliç’teki faciada halen kayıp olan işçilerle atıyor...
Erzincan’ın İliç ilçesinde, Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Altın Madeni’nde dün siyanür ve sülfürik asit dağlarının çökmesi sonucu göçük altında kalan 9 işçiye halen ulaşılamadı. Çalışmalar sürüyor.
Yıllardır çevreciler, meslek odaları, hukukçular ve gazeteciler; çevreye siyanür saçan, yaşamı yok eden Anagold Madencilik’in kapatılması için mücadele ediyor, siyanürün Fırat Nehri’ne karışmasıyla bölgede etkisi on yıllarca sürecek bir doğa yıkımına karşı hükümeti uyarıyorlardı. Tüm bu uyarıları görmezden gelen hükümet, bu faciaya davetiye çıkardı.
Gerçeği yansıtmayan, taraflı hazırlanan ÇED raporları, bağımsız yürümeyen yargı süreçleri, cezasızlık politikası, alınmayan önlemler ve denetimsizlik felaketi getirdi. Dün maden sahasında meydana gelen göçük ve heyelanda, resmi açıklamaya göre 9 işçi, milyonlarca ton siyanürlü toprak altında kaldı. Siyanürün Fırat Nehri’ne karışma riski de artık daha çok.
Berat Albayrak’ın 2009 yılında CEO’luğunu yaptığı Çalık Holding’e bağlı Lidya Madencilik ile Kanadalı SSR Mining ortaklığında kurulan Anagold Madencilik şirketi, 2010 yılından bu yana Erzincan Çöpler Altın Madeni’nde siyanürle altın madenciliği yapıyor.
Şirket, o günden bugüne defalarca hem çevreye verdiği zararla hem de alınmayan işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleriyle gündeme geldi. 9 işçinin toprak altında kalmasının tek sorumlusu, işlediği çevre suçları nedeniyle kapatılması gerekirken kapasite artırımına giden şirket ve tüm uyarılara kulak tıkayarak şirkete arka çıkan, yol açan bürokrasi ve hükümet yetkililerdir.
Yabancı sermaye; insana, doğaya, emeğe düşman AKP hükümeti döneminde, kendi ülkelerinde yapamadıkları siyanürle altın arama işlemiyle ellerini kollarını sallayarak ülkemizin yeraltı-yerüstü kaynaklarını talan ediyor, işçileri ölüme sürüklüyor.
Birleşik Metal-İş Sendikası olarak, yeraltı-yerüstü kaynaklarımızın peşkeş çekilmesine, sermayenin kâr hırsı uğruna işçilerin katledilmesine, milyonlarca canlının yaşamını etkileyebilecek çevre felaketine karşı, yaşamı, doğayı, emeği savunmaya devam edeceğiz.
Göçük altında kalan işçilerin sağ salim ailelerine, sevdiklerine kavuşmasını umuyor; göz göre göre gelen bu faciada sorumluluğu bulunan tüm şirket ve kamu yetkililerinin hesap vermesini istiyoruz.
BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
GENEL YÖNETİM KURULU
Mersen işvereninin işten atma saldırısına üyelerimizin yanıtı DİRENİŞ oldu
ÖRGÜTLÜYÜZ, HAKLIYIZ, KAZANACAĞIZ!
Fransız menşeli Mersen İstanbul Sanayi Ürünleri AŞ firmasının Kocaeli Gebze’deki fabrikasında işveren, bugün 4 üyemizi işten çıkararak sendika düşmanı uygulamalarına bir yenisini ekledi. İşverenin örgütlenme hakkımızı hedef alan bu hukuk tanımaz tutumuna üyelerimizin ve sendikamızın yanıtı, DİRENİŞ oldu.
Sendikamız Birleşik Metal-İş, savunma sanayii için elektrikli motor kömürü üreten, 60 civarında işçinin çalıştığı Mersen işyerinde Ekim 2022’de örgütlenmiş ve bakanlıktan çoğunluk tespitini almıştı.
İşverenin yetkimize itiraz etmesi sonucu süren dava, sendikamızın lehine sonuçlandı. Yasal toplu sözleşme sürecinin başladığı işyerinde işveren, toplu sözleşme için masaya oturma çağrımızı karşılıksız bırakarak görüşmelere katılmadı. Arabuluculuk süreci devam ederken baskılarını daha da artıran işveren, son 10 gündür “Sendikadan vazgeçin, sendika buraya asla giremez, devlet bizim arkamızda” gibi söylemlerle üyelerimizi yıldırmaya çalıştı.
Bu baskıların devamı olarak bugün 4 işçinin işten çıkarılması üzerine üyelerimiz, yasal ve anayasal haklarına sahip çıkmak için fabrika içerisinde demokratik tepkilerini ortaya koydu. Sendikamızın merkez ve şube yöneticileri, temsilcileri ve metal işçileri de fabrikanın önünde eylem yaparak Mersen işçilerinin haklı mücadelesine destek verdi.
Eyleme katılan Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Örgütlenme Sekreteri Fehmi Elmacı, şunları söyledi:
“Tüm diyalog çağrılarımıza olumsuz yanıt veren, toplu sözleşme görüşmelerine katılmayan, işçilere sendikadan istifa etmeleri için baskı yapan Mersen işvereni, şimdi de 4 üyemizi işten çıkararak sendika düşmanı tutumunu bir üst noktaya taşımıştır. Bu tutum karşısında üyelerimiz tek vücut olmuş, işten çıkarılan arkadaşlarına sahip çıkarak demokratik protesto haklarını kullanmaya başlamıştır. Direnişimiz devam ediyor.”
Mersen işverenine, işten çıkardığı işçileri geri alma ve sendikayla masaya oturma çağrısında bulunan Elmacı, “İşçilerin en temel, yasal ve anayasal hakkı olan sendikalaşma hakkına saygı duymak zorundasınız! Bu hakkın kullanımını engelleyerek suç işliyorsunuz. Biz sendikal haklarımız için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Örgütlüyüz, haklıyız, kazanacağız!” diye konuştu.
İşçiler, “Direne direne kazanacağız”, “Yaşasın onurlu mücadelemiz”, “Sendika hakkımız engellenemez” sloganları attı.
"Başka Ardalar ölmesin diye mücadeleyi yükselteceğiz!"
Sendikamız Birleşik Metal-İş, İstanbul Büyükçekmece’de (Hadımköy) staj adı altında çalıştırıldığı Özkanlar Metal adlı fabrikada iş cinayeti sonucu yaşamını yitiren 14 yaşındaki Arda Tonbul’un ailesine taziye ziyaretinde bulundu.
Birleşik Metal-İş Trakya Şube Başkanı Beyhan Vatansever, 2 Şubat Cuma günü sendika avukatları ve uzmanlarıyla birlikte gerçekleştirdiği ziyarette aileye başsağlığı dileklerini iletti. Arda’nın ölümünün bir kaza değil cinayet olduğunu vurgulayan Vatansever, adaletin yerini bulması ve başka Ardaların ölmemesi için sendikamızın üzerine düşeni yaparak mücadeleyi yükselteceğini ve aileyle her zaman dayanışma içinde olacağını belirtti.
Ziyaretin ardından da bir açıklama yapan Vatansever, şunları söyledi:
“Arda, fabrikanın kapısından bile girmemesi gereken bir yaşta, metal işkolunda faaliyet gösteren bir fabrikada can verdi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin raporuna göre, son 5 ayda çoğu MESEM öğrencisi 7 çocuk işçi, denetim ve gözetimden yoksun şekilde çırak ya da stajyer olarak çalıştırılırken hayatını kaybetti. Bu merkezler, devletin teşviki ve kamu kaynaklarıyla çocuk emeği sömürüsüne, çocuk işçiliğine yasal kılıf sağlıyor. Pek çok işverenin artık yeni işçi istihdam etmek yerine MESEM öğrencisi çalıştırdığına tanık oluyoruz; çünkü ceplerinden para çıkmıyor. Bu öğrencilerin sigorta primleri de ücretleri de İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanıyor. Metal gibi tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinin olduğu bir işkolunda bile ufacık çocuklar, ucuz işgücü olarak sermayenin insafına terk ediliyor.”
Devletin teşvikiyle MESEM programına kayıtlı öğrenci sayısının bugün 1,5 milyonu bulduğuna, bu öğrencilerin 300 bininin 18 yaşın altında olduğuna dikkat çeken Vatansever, “Bu çocukların çalıştırıldığı işyerlerinde öğrenci takibi ve gözetiminin, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri ile denetimlerin son derece yetersiz olduğu açıkça görülüyor. Kamu kaynaklarıyla teşvik edilen bu çocuk emeği sömürüsüne dur dememiz, olası çocuk ölümlerinin önüne geçebilmemiz için büyük önem taşıyor. Bu nedenle, Birleşik Metal-İş Sendikası olarak sorumluluğumuzun farkındayız ve üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız” dedi.
Ziyarette konuşan Arda’nın babası Raşit Tonbul ise Birleşik Metal-İş’e dayanışmasından dolayı teşekkür etti. Çocuğunun ağır ihmaller sonucu öldüğünün altını çizen Tonbul, “Ne yaparsak yapalım bizim oğlumuz geri gelmeyecek, biliyoruz. Ama başka Ardalar ölmesin istiyoruz” diye konuştu.
NE OLMUŞTU?
Arda Tonbul (14), Alkop Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi bünyesinde bulunan Mesleki Eğitim Merkezi’nin (MESEM) öğrencisiydi. Henüz birinci sınıftaydı. Haftada dört gün Özkanlar Metal Demir Çelik Endüstrisi AŞ’ye ait metal fabrikasında çalışıyor, bir gün okula gidiyordu. Fabrikada, 9 Ocak günü sac büküm makinesinin başında yalnız bırakılan çocuğun başı makineye sıkıştı. 16 dakika boyunca kimsenin görmediği Arda, kaldırıldığı hastanede bir hafta süren yaşam mücadelesinin ardından 15 Ocak’ta hayatını kaybetti. Arda, memleketi Giresun’da, henüz yedi aylıkken yitirdiği annesinin yanına defnedildi.