YanMenu

06
Ara

Basın açıklaması

Genel Başkanımız Özkan Atar, Genel Eğitim Sekreterimiz Özcan Atmaca, Anadolu Şube Sekreterimiz Erdinç Koç ve işyeri temsilcilerimiz, 0,01 puanla baraj altında bırakılarak toplu sözleşme hakları gasbedilen Dev Sağlık-İş Sendikası’yla dayanışmak için Ankara’daydı. Üyelerimiz ve yöneticilerimiz, Çalışma Bakanlığı önünde başlatılan oturma eyleminin beşinci gününde, sağlık ve sosyal hizmet işçileriyle birlikte nöbet tuttu.

Konuyla ilgili Genel Yönetim Kurulumuz tarafından yapılan açıklama şu şekilde:

..............................................................................................

Dev Sağlık-İş'in, sağlık ve sosyal hizmet işçilerinin yanındayız

BU MÜCADELE HEPİMİZİN!

Sendikal haklar, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış temel ve evrensel haklardır. Hükümetler, işçilerin bu haklara erişimini sağlamakla yükümlüdür.

Ancak ülkemizde ne yazık ki süreç tersine işliyor. İşçilerin toplu sözleşme hakkı başta olmak üzere sendikal haklarına erişimi, bizzat hükümet tarafından, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı eliyle engelleniyor.

Bunun son örneği, konfederasyonumuz DİSK’e bağlı Dev Sağlık-İş Sendikası’nın yüzde 1’lik işkolu barajını aştığı halde 0,01 puan farkla baraj altında bırakılmasıdır.

Konfederasyonumuz DİSK’in ve Dev Sağlık-İş Sendikamızın Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun bile sendika üyesi görünmediği üye listesinin ve Bakanlık istatistiklerinin hatalı olduğu apaçık ortadadır. Zaten yapılan görüşmelerde Bakanlık da istatistiklerde hata olduğunu kabul etmiş, mahkeme kararı olmadan bu hatanın düzeltilemeyeceğini savunmuştur.

Ancak aynı Bakanlık, konunun yargıya taşınmasının ardından mahkemeye gerekli belgeleri göndermemiş, hem hukukla hem de toplu sözleşme hakkı gasbedilen binlerce işçiyle alay eder gibi, yalnızca Resmi Gazete’de yayımlanan hatalı istatistikleri göndermekle yetinmiştir. Üstelik Bakanlığın avukatları, bu davanın dayanağı olmadığını iddia ederek esastan ve usulden reddedilmesini talep etmiştir.

Tüm bu yaşananlar ortada bir hata değil kasıt olduğunu, binlerce sağlık ve sosyal hizmet işçisinin sendika seçme özgürlüğünün ve toplu sözleşme hakkının adeta bir operasyonla gasbedildiğini düşündürmektedir.

Çağdışı yasaları değiştirerek işçilerin sendikal haklara erişiminin önündeki engelleri kaldırmak için çabalaması gereken hükümet, kendi güdümünde olmayan, binlerce üyesinin iradesi ve kararlılığıyla bu engelleri aşmayı başaran mücadeleci sendikaları etkisizleştirmeye çalışmaktadır. Bunun için hukuku hiçe saymaktan, binlerce işçinin iradesini yok saymaktan çekinmemektedir.

Bu yaşananlar, Türkiye’nin uluslararası endekslerde neden dünyada işçiler için en kötü 10 ülke arasında bulunduğunu açıkça göstermektedir.

Kabul etmiyoruz! Sağlık ve sosyal hizmet işçilerinin mücadelesi, bizim de mücadelemizdir!

Birleşik Metal-İş Sendikası olarak, binlerce metal işçisi üyemizle birlikte toplu sözleşme hakkına sahip çıkan Dev Sağlık-İş sendikamızın, sağlık ve sosyal hizmet işçisi sınıf kardeşlerimizin yanındayız!

Dev Sağlık-İş sendikamızın Bakanlık önünde başlattığı oturma eyleminin 5’inci gününde, Genel Başkanımız Özkan Atar, Genel Eğitim Sekreterimiz Özcan Atmaca, Anadolu Şube yöneticilerimiz ve işyeri temsilcilerimiz nezdinde tüm üyelerimiz ve yöneticilerimiz adına desteğimizi ve dayanışmamızı göstermek için bugün buradayız. Bu haklı mücadele başarıya ulaşıncaya, üye listesi düzeltilinceye, sağlık ve sosyal hizmet işçisi kardeşlerimizin gasbedilen toplu sözleşme hakkı iade edilinceye kadar Dev Sağlık-İş Sendikası ve üyeleriyle dayanışma içinde olacağımızı ilan ediyoruz.

Toplu sözleşme hakları için direnen sağlık ve sosyal hizmet işçileri kazanacak, Türkiye işçi sınıfı kazanacak!

BİZ KAZANACAĞIZ!

Mersen grevimizin 125’inci gününde grev alanında düzenlediğimiz kitlesel dayanışma etkinliğinde; üyelerimiz, yöneticilerimiz, üst örgütlerimiz ve tüm sınıf dostlarımızla birlikte bir kez daha haykırdık: “Mersen işçisi kazanacak! Biz kazanacağız!”


Fransa merkezli Mersen şirketi tarafından üç yıla yakın süredir sendikal hakları gasbedilen üyelerimiz, 126 gündür grevlerini sürdürüyor. Mersen grevcilerine destek için dün grevin 125’inci gününde, Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan fabrikanın önünde kitlesel bir dayanışma etkinliği düzenledik.

Etkinliğe, konfederasyonumuz DİSK’in Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Genel Merkez yöneticileri ve IndustriALL Küresel Sendika Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Özkan’ın yanı sıra birçok sendika, emek örgütü ve siyasi parti de destek verdi. DİSK’e bağlı sendikaların üye ve yöneticileri, Gebze Sendikalar Birliği, Türk-İş’e bağlı Petrol-İş ve Tekgıda-İş’in üye ve yöneticileri, TMMOB, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, CHP İzmit İlçe Örgütü yöneticileri, DİP, TİP, EMEP ve UİDDER etkinliğe destek verenler arasındaydı.

Dayanışma etkinliği öncesinde, çok sayıda fabrikadan üyelerimizin katılımıyla grev alanına doğru kitlesel bir yürüyüş düzenlendi. Yürüyüşte sık sık “Mersen işçisi yalnız değildir”, “Mersen’e sendika halaylarla girecek”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganları atıldı.

 

‘Biz kazanacağız!’

Yürüyüşün ardından etkinlik, DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve sendikamızın Genel Başkanı Özkan Atar’ın konuşmasıyla başladı. Fransa sermayeli Mersen şirketinde işçilerin iki yılı aşkın süredir sendikal hakları için mücadele ettiğine, 125 gündür de onurlu grevlerini sürdürdüğüne dikkat çeken Genel Başkanımız, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Avrupa sermayeli şirketler, bize demokrasiden, işçi hak ve özgürlüklerinden dem vuruyor, ahkâm kesiyorlar. Ancak 30’u aşkın ülkede 50’ye yakın üretim biriminde binlerce çalışanı bulunan, çalışanlarının sendika hakkını birçok yerde tanımış olan şirket, Türkiye’de bu kardeşlerimizin sendika ve toplu sözleşme hakkına kavuşmaması için yaklaşık üç yıldır işçi, emek düşmanı tutumunu hiç utanmadan Gebze’nin göbeğinde sergiliyor. Şirketin bu tutumunu protesto ediyoruz.”

Genel Başkanımız Atar, “125 gündür onurlu grevlerini sürdüren Mersen işçisi kardeşlerimizi yürekten kutluyoruz ve bir kez daha altını çiziyoruz: Mersen grevimiz, onurlu bir toplu iş sözleşmesiyle taçlanıncaya kadar devam edecektir. Kazanan Mersen işçileri olacaktır, Birleşik Metal-İş olacaktır, DİSK olacaktır!” diyerek sözlerini tamamladı.

 

Vergide adalet için eylemler başlıyor

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise şunları kaydetti:

“Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan bu düzen böyle devam etsin diye arkadaşlarımızın hakkını hukukunu tanımıyorlar! Mersen’de de yaşanan budur. Bizim mücadelemiz bu düzeni değiştirme mücadelesidir! O yüzden gelirde ve vergide adalet diyoruz, demokrasi işçinin ekmeğidir diyoruz!”

Çerkezoğlu, DİSK’in ‘Gelirde Adalet Vergide Adalet’ kampanyası çerçevesinde yeni eylem programını da açıkladı. Buna göre, DİSK üyesi işçiler ağustostun son haftasında işyerlerinde, eylül ayının ilk haftasında da tüm illerde eylemlerine başlayacak. 13 Eylül’de Mersin’de Akdeniz ve Çukurova Bölge Mitingi, 20 Eylül’de ise İzmir’de Ege Bölge Mitingi gerçekleştirilecek. İstanbul, Ankara ve diğer bölge mitinglerinin tarihleri ilerleyen günlerde duyurulacak.

Ekim ayında da eylemlerin süreceğini belirten Çerkezoğlu, “TBMM’ye sunduğumuz vergide adalet yasasının geçmesi için 1 Ekim sonrasında işyerlerinden, sokaklardan, meydanlardan, üretimden gelen gücümüzü kullanmak dahil olmak üzere sesimizi yükselteceğiz” diye konuştu.

‘Mersen yönetimini bir kez daha uyarıyoruz’

Üst örgütümüz IndustriALL Küresel Sendika’nın Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Özkan da Mersen’de toplu sözleşme imzalanıncaya kadar işçilerle ve Birleşik Metal-İş Sendikası’yla dayanışmaya devam edeceklerini vurguladı. Mersen yöneticilerine seslenen Özkan, “Biz bu işin peşini bırakmadık, bırakmayız! Eğer böyle devam ederseniz sizin müşterilerinizle bire bir görüşerek buradaki haksızlığı, hukuksuzluğu her platformda anlatacağız. Sizi grevin 125’inci gününde bir kez daha uyarıyoruz!” ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından sanatçı dostumuz Erdal Bayrakoğlu sahne aldı. İşçiler, Bayrakoğlu’nun şarkı ve türküleriyle halay çekti, horon oynadı. Etkinliğimiz, “Mersen’e sendika halaylarla girecek”, “Mersen grevi onurumuzdur” sloganlarıyla son buldu.

 

 

 

 

 

Atakaş Çelik işçileri çalışma koşullarının iyileştirilmesi, güvenli gelecek ve ekonomik şartlarının düzeltilmesi gibi temel sorunların çözümü için Anayasa’nın kendilerine tanıdığı hakkı kullanarak sendikamızda örgütlendiler...


Hatay’ın Payas ilçesinde kurulu Atakaş Çelik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, ülkemizin demir-çelik sektörünün en önemli işletmeleri arasında yer alıyor. 700’e yakın çalışanı bulunan Atakaş, Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu sıralamasında 101’inci sırada bulunuyor. Ancak işyerinde uzun zamandır sendikasız olarak çalışan işçilerin yıllar içerisinde önemli sorunları birikti.

Atakaş Çelik işçileri çalışma koşullarının iyileştirilmesi, güvenli gelecek ve ekonomik şartlarının düzeltilmesi gibi temel sorunların çözümü için Anayasa’nın kendilerine tanıdığı hakkı kullanarak sendikalı oldular. Atakaş işçileri Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlendiler.

Sendikamız, işyerinde toplu iş sözleşmesi imzalamak için yeterli çoğunluğu sağlayarak 5 Ağustos 2024 tarihinde yetki tespiti için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yasal başvurusunu gerçekleştirdi. Bakanlık, Atakaş Çelik işçilerini temsile yetkili sendika olduğumuzu 7 Ağustos 2024 tarihinde verdiği “olumlu yetki tespiti” belgesiyle resmileştirdi.

Hatay, ülkemizde demir-çelik sanayisinin en önemli kentlerinden. Ancak Hataylı metal işçilerinin sorunları devasa boyutlara ulaştı. 2023 yılında yaşadığımız depremin yaralarının hâlâ sarılamadığı kentte, ağır yoksullaşma ve hayat pahalılığı karşısında yaşam ve çalışma koşulları gün geçtikçe zorlaşıyor. İşverenler önemli kârlar elde ederken, demir-çelik işçilerinin payına düşük ücret, ağır çalışma koşulları ve iş kazaları düşüyor.

İşte Atakaş işçileri, bu kabuğu kırarak insanca yaşamak ve çalışmak için sendikalaştılar ve özgür iradeleriyle sendika tercihlerini yaptılar.

Atakaş Çelik işçileri artık birlik olmuştur; birlik olup sendikasıyla, DİSK’le buluşmuştur. Anayasal haklarını kullanan Atakaş Çelik işçilerinin tek talebi insanca koşullarda, kurallı ve güvenceli şekilde, toplu sözleşme düzenine sahip bir işyerinde çalışmak.

Atakaş’ta üyelerimizin yasalardan ve uluslararası sözleşmelerden doğan haklarına saygı gösterilmesi, işyerinin bir an önce toplu iş sözleşmeli düzene kavuşması ve işyerinde yaşanan sorunların çözümü noktasında yapıcı bir tavır alınması için gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

İşyerinde çalışma barışının tesisi için işverenlik ve sendikamız arasında diyalog sürecinin bir an önce başlatılmasını, Atakaş Çelik yönetiminin işçilerin örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme hakkına saygı duyarak bu doğrultuda gerekli adımları atmasını bekliyoruz.

Sendikamız işyerinde sendikalaşma konusunda yaşanan gelişmeleri kamuoyuyla paylaşmaya devam edecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.   

                                                                                                                 BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
                                                                                                                                                  GENEL YÖNETİM KURULU

İskenderun Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulu Befesa Silvermet fabrikasında grevimiz bugün (26 Temmuz) saat 11.00'de coşkuyla başladı.


Genel Başkanımız Özkan Atar, yaptığı açıklamada, “Hak, ekmek ve işçilik onuru mücadelemizin en kıymetli yöntemlerinden olan grevimizi bugün başlatıyoruz. Grevimiz, Befesa işçilerinin ve ailelerinin ekmek ve gelecek mücadelesine, İskenderun OSB’deki tüm metal işçilerine, Türkiye işçi sınıfına hayırlı uğurlu olsun!” dedi. İşverenin verdiği zam teklifini "sefalet ücreti dayatması" olarak niteleyen Genel Başkanımız, bu fabrikada üyelerimizin üç yıldır toplu sözleşme mücadelesi verdiğine de dikkat çekerek, onların onaylayacağı bir sözleşme imzalanana ve haklı talepleri karşılanana dek grevimizin süreceğini vurguladı. 

Başkanımızın konuşmasının ardından Befesa işçileri, "Direne direne kazanacağız", "Sadaka değil toplu sözleşme", "Birleşen işçiler asla yenilmez" sloganları attı, halaylar çekti.

Befesa grevimizle ilgili Genel Yönetim Kurulumuz tarafından yapılan yazılı açıklama ise şu şekilde:

İSKENDERUN BEFESA İŞÇİLERİ HAKLARI İÇİN GREVDE!

İskenderun Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan İspanyol sermayeli Befesa Silvermet İskenderun Çelik Tozu Geri Dönüşümü A.Ş. işyerinde çalışan işçiler, 2021 yılında işyerinde yetkili sendikadan istifa ederek sendikamız Birleşik Metal-İş’e üye oldular.

Ancak yetki itirazı neticesinde işyerinde hukuksal süreç üç yıl boyunca devam etti. Üyelerimiz, sendikalaşma iradelerine sahip çıkarak sendikaları Birleşik Metal-İş’le toplu sözleşmeli bir çalışma düzenine kavuşmak için mahkeme sürecinin sona ermesini sabırla beklediler.

Dava sürecinin sona ermesinin ardından Befesa’da toplu sözleşme görüşmeleri başladı. 12 Şubat 2024 tarihinde başlayan müzakereler sonucunda toplu sözleşme sürecinin masada sonuçlanmasına dair tüm çabalarımız sonuçsuz kaldı. Üyelerimizle yaptığımız değerlendirme neticesinde, işverenin verdiği teklifin Befesa işçilerinin gerçekliğinden uzak olduğu değerlendirmesini yaparak 3 Temmuz’da fabrikada grev kararımızı ilan ettik ve 26 Temmuz itibarıyla da Befesa’da 59 üyemizle birlikte grevimizi başlatıyoruz.

Befesa fabrikası, İskenderun bölgesinde demir çelik fabrikalarının çelik tozu geri dönüşümünü yapıyor. Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’da birçok geri dönüşüm tesisi bulunan İspanya merkezli şirket; çelik tozu, tuz cürufları ve alüminyum kalıntılarının yanı sıra ilgili lojistik ve diğer ilgili endüstriyel hizmetlerin geri dönüşümünü de sağlıyor. Befesa işçileri kurşun, nikel, cıva gibi metallerin bulunduğu fabrika ortamında zorlu ve ağır koşullarda çalışıyor.

Bunun yanında Befesa işçileri, üç yıl süren yetki mahkemesi nedeniyle toplu sözleşme hakkına kavuşamamış, dolayısıyla işçilerin ücretleri erimiş ve asgari ücret seviyesine gelmiştir. Önemli ekonomik kayıplara uğramış Befesa işçilerinin ücretlerine, birinci altı aylık dönem için % 82 zam yapılması talebimize karşılık, işverenin son zam teklifi %27,7 olmuştur. İşverenin bu teklifi, bize grev silahımızı kullanmaktan başka çare bırakmamıştır.

Ülkemizde hayat pahalılığı, yüksek enflasyon ve uygulanan IMF destekli kemer sıkma politikalarının sonucunda gelir dağılımındaki adaletsizlik ve yoksulluk giderek derinleşirken, sermayedarlar kârlarına kâr katmaya devam ediyor. İşçi sınıfımız, açıkladığı şaibeli enflasyon verileriyle ekmeğimizi küçülten TÜİK’in bile artık gizleyemediği bu gerçekliğin içerisinde yaşamaya çalışıyor.

Bu ağır yoksullaşma tablosu içerisinde, toplu sözleşmelerle üyelerimizin ücretlerini korumak, ekonomik ve sosyal haklarını bir adım ileri taşımak, onların sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışmasını sağlamak için mücadele ediyoruz.

Befesa’da da üyelerimizin beklentilerini ve taleplerini karşılamayan toplu sözleşme teklifine karşı grev pankartımızı coşkuyla asıyoruz. Befesa işçilerinin haklı talepleri karşılanana kadar grevimizi kararlılıkla sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz.

Direne direne kazanacağız!