YanMenu

28
Nis

12 Eylül Darbesini Şiddetle Kınıyoruz

12 Eylül Darbesini Şiddetle Kınıyoruz

Darbe Ürünü Siyasi İktidarı Durduracağız

12 Eylül 1980 Amerikancı-NATO’cu askeri darbesi üzerinden tam 43 yıl geçti. 12 Eylül darbesi ülkemizin ve bölgemizin her geçtiğimiz gün biraz daha kararan tablosunun miladı oldu.

1971 askeri muhtırasının yarattığı iklime rağmen yetmişli yıllar özellikle DİSK öncülüğünde sınıf hareketinin oldukça yükseldiği yıllardı. Kilidi açan Şanlı 15-16 Haziran Direnişinin sınıf üzerindeki etkisi 71 muhtırasını bir çığ gibi aşmayı bildi. Bu kitlesel işçi direnişi, işçilerin moralini yükseltti ve işçi sınıfı kimliğinin oluşmasında büyük katkı sağladı. İşçilerin, işsizlerin, aydınların, sanatçıların, yurtseverlerin, siyasetçilerin, 68 kuşağından gençlerin yüzü bu destanın mimarı işçi sınıfına, DİSK’e ve Maden-İş Sendikası’na döndü.

DİSK’in öncülük ettiği; DGM direnişi, Faşizme ihtar eylemleri, 141-142’ye hayır kampanyası, halk düşmanı Milliyetçi Cephe tehlikesine karşı yükselttiği mücadele yetmişlere damga vurdu. Özellikle emperyalizm işbirlikçisi büyük sermaye patronlarına karşı gerçekleştirilen grevler Maden-iş Sendikasını ve DİSK’i yükselen işçi sınıfı hareketinin ve dolayısıyla toplumsal mücadelenin öznesi haline getirdi.

Emekçi halkımızın; tüm toplumun refahını, Türkiye’nin tam bağımsızlığını, aydınlanmasını ve demokrasisini, komşularımızla barışı inşa edecek düşünceyi sıçrama noktasına taşıdığını gören emperyalistler kanlı bir darbe tezgâhladı. Ülkemizin yüz akı birikimi; Amerikancı-NATO’cu emperyalist saldırganlar ve büyük sermaye işbirliğinde gerçekleştirilen 12 Eylül 1980 faşist darbesiyle karanlığa büründü.

Demokrasi mücadelesi veren siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, sendikalar kapatıldı. Dergiler, gazeteler, kitaplar yasaklandı yakıldı. Ülkesinin geleceği için mücadele eden; işçiler, sendikacılar, öğrenciler, köylüler, akademisyenler, yazarlar, düşünürler, kadınlar, gençler gözaltına alındı, işkencelerden geçti, tutuklandı.

Darbeciler biliyorlardı ki; işçi sınıfı öncülüğünde mücadele eden bütün kişi ve kesimleri ezebilmek için önce onların öncü gücü olan DİSK’i ve onun lokomotif sendikası olan Maden-İş’i ortadan kaldırmak gerekiyordu. Darbeye hazırlık planı çerçevesinde, 12 Eylül’ün hemen öncesinde sınıfın öncü sendikacısı, Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türkler katledilmişti. Darbecilerin ilk icraatı bu karanlık planı tamamlamak oldu: DİSK ve Maden-İş Sendikasını kapatıldı.

  • Büyük sermaye yanlısı politikalar uygulanmaya başladı. 24 Şubat karalarıyla Neo-liberal ekonominin önü açıldı.
  • 1982 anayasası ve sonrasında yapılan düzenlemeleri içeren 2821-2822 sayılı sendikal yasalar işçi düşmanı, sermaye yanlısı bir ortam yarattı. Onlarca yıllık birikimle kazanılan işçi hakları ortadan kaldırıldı. Örgütlenme hakkı, grev ve toplu sözleşme hakkı başta olmak üzere bütün sendikal haklar budandı, işlemez hale getirildi veya kaldırıldı.
  • İşsizlik arttı, işçilerin alım gücü hızla düştü, işçiler yoksullaştı.
  • Binlerce işçinin çalıştığı, ülkenin gözbebeği kamuya ait fabrikalar, işletmeler yok pahasına satıldı, özelleştirildi.
  • Ülkemizin dağları, denizleri, gölleri, ırmakları, ormanları yağmalandı, doğamız tahrip edildi.
  • Kadın haklarını, çocuk haklarını ortaçağ kalıntısı gericilerin kirli dünyasına terk eden sürecin önü açıldı.
  • Eğitimin sisteminin içi boşaltıldı, bütün sistem piyasacı, gerici içerikle dolduruldu.
  • Sağlık, sosyal güvenlik neo-liberal politikalarla iğdiş edildi.
  • Ülkemizin emperyalizme bağımlılığı arttı. Komşularımızla savaşın eşiğine getirecek politikalar yoğunlaştı.
  • Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti hedefi ortadan kaldırıldı. Adım adım günümüzün gerici, vurguncu, tek adam rejimi inşa edildi.

Emekçi halkımızın on yıllar içinde bin bir cefayla var ettiği bütün birikim, aydınlık Türkiye mücadelesi 12 Eylül darbesiyle heba edildi.

Ne Geçmiş Tükendi Ne Yarınlar

12 Eylül 1980 darbesini ve darbe ürünü iktidarların halk düşmanı uygulamalarını bir kere daha şiddetle kınıyoruz. Darbe anayasasının yarattığı hukuk dışı ortam sayesinde iktidar olanların, demokratik bir anayasa da dahil halk yararına herhangi bir düzenleme yapamayacaklarını bir defa daha hatırlatıyoruz.

Türkiye işçi sınıfı ve işçi sınıfı dostları bilir ki; işçiler, işsizler, köylüler, kadınlar, gençler, öğrenciler, aydınlar, sanatçılar, ülkesini sevenler yaşamak için mücadele etmek zorundadırlar.

Bizler, Maden-İş Sendikasından Birleşik Metal-İş Sendikasına en zor şartlar altında aralıksız mücadele edenleriz. Halk egemenliğine dayalı, bağımsız, Laik, demokratik sosyal hukuk devleti için çalışmaya, emeği hak ettiği düzeye yükseltmek için mücadele etmeye devam edeceğiz.

BİRLEŞİK METAL-İŞ
Genel Yönetim Kurulu