Bisam, Kadın İşçi Raporu

Ocak-Şubat 2020 tarihleri arasında Metal İşçilerinin Mesleki Sağlık Riskleri ve Sağlık Durumları Araştırması’na cevap veren 1374 işçi arasından, kadın işçilerin cevaplarından yola çıkarak yapılan; daha sonra geniş bir şekilde yayınlanacak olan raporun öncülü olan bu çalışma, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle hazırlanmıştır. 

Metal İşçilerinin Mesleki Sağlık Riskleri ve Sağlık Durumları Araştırması

Kadın İşçi Raporu

                                                            

GİRİŞ

İşçi sağlığı ve güvenliği alanında toplumsal cinsiyet perspektifinden yapılmış araştırma sayısı neredeyse yok denecek kadar azdır. Uluslararası alanda görülen kimi çalışmaların yanında ülkemizde yapılan çalışmalar son derece sınırlıdır. Bu da kadın işçi sağlığının gerektiği gibi ele alınmadığı, ihmal edildiğini ortaya koymaktadır. İşyerlerinde sağlık ve güvenlik önlemlerini sağlamak için hazırlanan mevzuat ise esas olarak işe bağlı riskleri yok etmeyi hedeflemektedir. Oysa sadece işlerin risklerinden yola çıkarak yapılan değerlendirmeler yeterli değildir. İşçilerin biyolojik cinsiyeti ve toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle ortaya çıkabilecek riskler de dikkate alınmalıdır.

Bu çalışma işyerinde var olan tehlikelerin ortaya çıkarabileceği risklerden farklı toplumsal cinsiyet rolleri olan kadın ve erkeklerin nasıl etkilendiğini göstermektedir.

Geçmişten bugüne yaşamın her alanında eşitlik ve özgürlük talebiyle yola çıkan kadınların mücadelelerinin simgeleştiği gün olan 8 Mart, sanayi devrimi ile birlikte kadın işçilerin ağır çalışma koşullarına karşı verdiği mücadelenin de simgeleştiği bir gün olarak, bugün de sürüyor. Özellikle bir yıldır dünyayı kasıp kavuran salgın koşullarında, tüm çalışma kurallarının ihlal edildiği, toplumsal cinsiyet uçurumun derinleştiği günlerde, sağlıklı bir yaşam ve insan onuruna yakışır iş talebinin önemi daha da belirginleşmiş durumda. Bu anlamda bu çalışma işçi sağlığı ve güvenliği alanında yapılacak olan çalışmalara toplumsal cinsiyet perspektifin katılması amacı taşımaktadır.

YÖNTEM

Ocak-Şubat 2020 tarihleri arasında sistematik tesadüfi örnekleme yöntemi belirlenen Birleşik Metal İş üyesi 1766 işçiyle, zarf usulü gerçekleştirilen, Metal İşçilerinin Mesleki Sağlık Riskleri ve Sağlık Durumları Araştırması’na 1374 işçi cevap vermiştir. Araştırmaya katılım oranı % 77,8’dir.  Araştırmanın hata payı % 95 güven aralığında +-%2,6’dır. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayımı ile hazırlanan bu raporda araştırma sonuçları toplumsal cinsiyet bağlamında ele alınacak ve özellikle kadın işçilerin yaşadıkları sorunlara odaklanılacaktır.

Araştırmaya katılan işçilerin büyük kısmı mavi yakalı olarak üretimde çalışmaktadır. Metal sektöründe kadınların oranı son derece düşüktür. Araştırmaya katılan kadın işçilerin oranı % 6,8’dir. Birleşik Metal-İş Sendikası’nın kadın üye oranı ise sektörün özellikleri nedeni ile yüzde 7’dir. Bu değer araştırmanın hata payı içinde kalmaktadır. Kadın işçi oranının düşük olması, verilerin analizinde sınırlayıcı bir etmen olsa da kimi hususlarda çalışmanın anlamlı sonuçlar ürettiği görülmektedir. Her bir değişken için cinsiyete göre Ki-Kare testine bakılmış, p değeri 0,05’den düşük olan değişkenler için, cinsiyete göre fark istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Araştırma COVID 19 salgını öncesinde gerçekleştirilmiştir.

TEMEL BULGULAR

Metal işçisi kadınların yaklaşık yarısı evliyken, bekâr ve boşanmış olanların oranı erkeklere göre yüksek

Araştırmaya katılan kadın işçiler ile erkek işçiler arasında medeni durum açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farkın oluştuğu görülmektedir. Erkeklerde evli olanların oranı yüzde 77,9 iken kadınlarda bu oran yüzde 54,3’tür. Bekâr kadınların oranı yüzde 32,6, eşinden ayrılmış olan kadınların oranı yüzde 12 iken, erkeklerde bu oran sırasıyla yüzde 19,3 ve yüzde 2,5’tir.

Yaş grupları bakımından kadın ve erkekler arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Araştırma kapsamındaki kadın işçilerin üçte biri (%33,3) 40 yaş üzeri ve yaklaşık yarısı (yüzde 46) 31-40 yaş arasındadır. Çocuğu olan kadın işçilerin oranı yüzde 62,2 iken, çocuğu olan erkek işçilerin oranı yüzde 72,3’tür.

Lisans ve üstü eğitim gören kadın işçilerin oranı daha fazla

Kadın ve erkek işçiler arasında eğitim düzeyi açısından istatistik olarak anlamlı bir fark görülmemektedir. Buna karşın gözlem sayısı düşük olsa da lisans ve üstü eğitim görenler arasında kadınların oranı daha yüksektir. Meslek liselerinde erkeklerin, düz liselerde ise kadınların oranı daha yüksek olarak görülmektedir.

Kadınların mesleki eğitim alma oranı ve aldığı eğitime göre iş bulabilme oranı son derece düşüktür. Kadınların işsizlik başta olmak üzere işgücü piyasasında yaşadığı sorunlar çok açık bir biçimde görülmektedir.  

Kadın işçilerin daha fazla tanılı hastalığı: Kadın işçilerinin dörtte biri kas ve iskelet hastalığına sahip

Araştırmaya katılan kadın işçilerin 55’i (%60) tanısı konulan bir hastalığının olmadığını ifade ederken, 37’si (%40) tanılı bir hastalığının olduğunu söylemektedir. Kadın işçiler istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde erkeklerden daha fazla tanılı hastalığa sahiptir. Kadınlarda tanılı hastalık oranı yüzde 40 iken erkeklerde bu oran yüzde 30’dur.

Kadın işçiler içinde doktor tanısı konmuş hastalığı olanlar için en yaygın rastlanan hastalıklar kas ve iskelet ile ilgili hastalıklardır. Yaklaşık her dört kadından birinin kas ve iskelet sorunları ile ilgili hastalığı bulunmaktadır. İkinci önemli hastalık ise nörolojik sorunlardır. Yine araştırma kapsamındaki her dört kadından birinde nörolojik hastalık görülmektedir.

BİSAM tarafından Aralık 2020’de yayımlanan “Toplumsal Cinsiyet Rollerinin Kadın İşçiler Üzerindeki Etkileri” adlı işyeri vaka analiz çalışmasında, kadın işçilerin ücretli emek piyasası dışında kalan ev işlerinin planlanması, yapılması, çocuk ve yaşlı bakımının üstlenilmesi nedeniyle ücretli çalışma sürelerini çok aşan sürelerle ücretsiz çalışıyor olmaları kendilerini ayırdıkları dinlenme sürelerinin azalmasına, uyku sürelerinin kısalmasına yol açtığı ve bunun da kadın işçilerin sağlığını yakından etkilediği gösterilmiştir.

Araştırma Kapsamındaki Kadın İşçiler Arasında Tanısı Konmuş Hastalık Oranları

Kadınlarda nörolojik hastalık tanısı almış olanların oranı, erkeklere göre anlamlı derecede yüksektir. Araştırma kapsamında nöroloji ile ilgili hastalık tanısı olanların oranı kadınlarda yüzde 10,9 iken erkeklerde bu oran yüzde 3,9’dur.

Araştırma kapsamındaki kadın işçilerin yüzde 14,4’üne bir hekim tarafından herhangi bir hastalığının mesleki ya da yaptığı işe bağlı olduğu söylenmiştir. Bu oran erkeklerde de benzerdir (yüzde 15,9).

Meslek hastalığı tanısı almış kadın işçilerin oranı yüzde 4,4, erkek işçilerin oranı ise yüzde 3,6’dır.  

Kadın işçilerin üçte biri montaj ve trafo ile ilgili işler yapıyor

Metal sektöründe kadınların yüzde 31,9’u trafo ve montaj işlerinde çalışmaktadır. Bu oran, tanımsız diğer işlerde yüzde 20,9, bakım ve kalite kontrol işlerinde yüzde 13,2, Paketleme-Depo-Lojistik-Yükleme işlerinde ise yüzde 12,1’dir. Erkeklerde ise en çok yapılan işlerde tanımsız diğer işler yüzde 20,4 ile ön sıradayken, trafo ve montaj işi yüzde 13,9 ile ikinci sıradadır.

Yapılan İşlerin Cinsiyete Göre Dağılımı

Montaj ve trafo ile ilgili işlerde erkekler ve kadınlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur.

Kadınların üçte ikisine yakını baş ağrısı ve göz yorgunluğu yaşıyor

Kadınların yüzde 70’i boyun, omuzlar, kollar veya elleri etkileyen kemik, eklem veya kas sorunları; yüzde 50,6’sı kalça, bacaklar veya ayakları etkileyen kemik, eklem veya kas sorunları; yüzde 60,5’i sırtı ve belli etkileyen sorunlar ile baş ağrısı ve göz yorgunluğu yaşadığını ifade etmektedir. Kadınlar baş ağrısı ve göz yorgunluğunu erkeklere göre istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde daha fazla yaşamaktadır.

En sık kullanılan koruyucu donanım eldivendir

Kadınlar arasında en düzenli kullanılan koruyucu donanım yüzde 92 ile eldivendir. Bu kadınların yaptığı işlerin niteliği ile yakından  ilgilidir. En fazla kullanılan koruyucu donanımlarda, ikinci sırada % 87 ile iş tulumu, üçüncü sırada yüzde 56,4 ile gözlük gelmektedir. Gaz maskesi ve baret en az kullanılan koruyucu donanımdır.

Kulak koruyucu ve gaz maskesi, düzensiz kullanılan koruyucu donanımlar arasındadır. Baret, gözlük ve kulak koruyucu kullanımında erkekler ve kadınlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark söz konusudur.

Erkekler ile kadınlar arasında iş kazası geçirmiş olma durumuna göre anlamlı bir fark söz konusudur. Kadınlar arasında iş kazası geçirenlerin oranı yüzde 21 iken erkeklerde bu oran yüzde 41’dir.

Fazla mesai yapma açısından kadın ve erkekler arasında anlamlı bir fark tespit edilememiştir.

Kadın işçiler erkek işçilere göre daha az kilo sorunu yaşıyor

Metal işçisi kadınlar, erkeklere göre daha az kiloludur. Kadınların yarısı normal kilosundayken, erkeklerde bu oran yüzde 30,4’tür. Buna karşın kilolu kategorisinde olan kadınların oranı yüzde 27,9 iken, erkeklerin yarısı kiloludur. Zayıf olan kadınların oranı yüzde 12,8 iken, zayıf olan erkeklerin oranı yüzde 2,4’tür. Kadın işçilerin ortalama boyu 164 cm iken erkeklerin ortalama boyu 175 cm’dir.

Yaklaşık her yedi kadın işçiden birinin (%15) tanılı ya da tanısız meslek hastalığı olduğu görülmektedir.

SONUÇ

Elinizdeki bu çalışma, Ocak-Şubat 2020 tarihleri arasında sistematik tesadüfi örnekleme yöntemiyle belirlenen ve zarf usulü gerçekleştirilen Birleşik Metal-İş üyesi 1766 işçiyle, Metal İşçilerinin Mesleki Sağlık Riskleri ve Sağlık Durumları Araştırması’na  cevap veren 1374 işçi arasından, kadın işçilerin cevaplarından yola çıkarak yapılmıştır. Daha sonra daha geniş bir şekilde yayınlanacak olan raporun öncülü olan bu çalışma, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle hazırlanmıştır. Erkek egemen bir sektör olan metal sektöründe çalışan kadın işçilerin yasadıkları sağlık sorunlarına ışık tutmayı amaçlamaktadır.

Çalışmamızda, özellikle tanı konmuş meslek hastalıkları, kas iskelet hastalığı ve nörolojik hastalıklarda erkeklerle karşılaştırıldığında anlamlı bir fark olduğu görülmektedir. Bunun nedenine ilişkin olarak, sendikamızın daha önce yapmış olduğu çalışmaların ortaya çıkardığı gibi, kadınlara yüklenmiş cinsiyet rollerinin kadın işçilerinin sağlığını yakından etkilediği kolaylıkla söylenebilir.

Ortaya çıkan bir diğer sonuç ise, toplumsal cinsiyet eşitliğinin kadına yönelik ayrımcılığın önlenmesi, haklara erişim ve hakların kullanımındaki önemi yanında, kadın işçilerin beden ve ruh sağlığı acısından da önemli olduğudur. Bu nedenle kadın işçi sağlığı ile ilgili politikalar hayata geçirilirken, risk değerlendirmeleri yapılırken cinsiyet rollerinin kadınlar üzerindeki etkilerini hesaba katmak gereklidir. Bir bütün olarak kadın işçinin iyilik halini en üst seviyeye çekecek, eşitlikçi, kadınları güçlendirici politikalar da iyileştirici sağlık önlemlerinin bir parçası olarak hayata geçirilmelidir.

8 Mart dolayısıyla sendikamız Kadın Komisyonu’nun kadına yönelik her tür ayrımcılığın ortadan kalkması, eşitsizliğin sonlanması, insana yakışır bir çalışma hayatı için talepleri şunlardır;

  • Ev içi işler, çocuk ve yaşlı bakımları kadınların üzerinden alınmalı, kreş ve yaşlı bakım evleri yaygınlaştırılmalı,
  • Kadınlar için düzenli, güvenceli istihdam sağlanmalı,
  • Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılık terk edilmeli, cinsiyetçi istihdama ve işyerlerinde cinsiyetçi iş bölümüne son verilmeli,
  • Sendikalar çalışma alanlarına yönelik politikalarını oluşturulurken ve hayata geçirirken toplumsal cinsiyet eşitliğini referans almalı,
  • ILO’nun 100 Sayılı Sözleşmesi’nde de ifadesini bulan “eşit değerde işe eşit ücret” uygulanmalı,
  • Başta sendikalar olmak üzere, tüm demokratik kitle örgütlerinde karar mekanizmalarında kadın temsilini arttıracak pozitif önlemler alınmalı,
  • İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılmasına son verilmeli, 6284 sayılı Yasa etkin bir şekilde uygulanmalı,
  • ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesi onaylanmalı, sendikalar bu konuda ortak kampanyalar örgütlemeli
  • Evde, sokakta, işyerlerinde yaşamın her alanında kadına yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet ve tacizin sonlandırılması için önlemler alınmalı,
  • Yaşanan salgın koşullarında ve ekonomik kriz dönemlerinde sermayeye değil yoksul halka, emekçiye ve kadınlara bütçe ayrılması için mücadele edilmelidir