Birleşik Metal-İş Hukuk Dairesi tarafından, sendikamızın örgütlenme faaliyeti yürüttüğü işyerlerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verdiği olumlu yetki tespitine karşı işverenlerce açılan itiraz davalarını ele alan bir rapor hazırlandı. Rapor, bu davaların işverenler tarafından nasıl sendikasızlaştırma aracı olarak kullanıldığını verilerle ortaya koyuyor.
Birleşik Metal İşçileri Sendikası Hukuk Dairesi olarak, sendikamızın örgütlenme faaliyeti yürüttüğü işyerlerinde toplu iş sözleşmesi (TİS) bağıtlamaya yetkili olunduğunun tespiti için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yapılan başvurunun ardından Bakanlıkça düzenlenen yetki yazısına itiraza ilişkin yetki tespit davaları incelenmiştir.
Bu kapsamda 6356 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 07.11.2012 tarihinden 01.10.2024 tarihine kadar olan dönemde açılan olumlu yetki tespitine itiraz davalarının süreçleri irdelenmiş; davaların ne kadar sürdüğü, işverenlerin davayı uzatmaya yönelik davranışları ve bu davranışların yetki süreçlerine etkileri, yargılama sürelerinin üye sayılarına ve TİS imzalanma durumuna etkileri, mevcut yasal prosedürün işçilerin sendikal haklarını hayata geçirme ve korumada ne kadar etkili olduğu gibi hususlarla ilişkilendirilerek raporumuz hazırlanmıştır.
OLUMLU YETKİ TESPİT DAVALARI
Yukarıda tarih aralığı verilen süreçte yürütülen sendikanın yetki için yeterli çoğunluğu sağladığına ilişkin olumlu yetki tespitine karşı işverenler tarafından açılan itiraz davalarının toplam sayısı 146’dır. Söz konusu itiraz davalarından 115’i sonuçlanmış, 31 dava ise halihazırda devam etmektedir.
Sonuçlanan 115 olumlu yetki tespitine itiraz davasından 107’si sendikanın lehine, 8’i ise aleyhine sonuçlanmıştır.
Aleyhe sonuçlanan 8 davadan 7’sinde işyeri-işletme itirazı nedeniyle yapılan inceleme neticesinde sendikanın yetkisiz olduğuna karar verilmiştir.
Özetle işverenler tarafından sendikanın TİS yapmaya yetkili olduğuna ilişkin Bakanlık yazısına yapılan itirazlardan yalnızca yüzde 6,95’unda Bakanlığın olumlu yetki tespitine karşın sendikanın yetkili olmadığına karar verilmiş, yüzde 93,05’i sendika lehine sonuçlanarak sendikamızın yetkili sendika olduğu kesinleşmiştir.
SÜRE YÖNÜNDEN YETKİ DAVALARI
Yetki tespitine itiraz, kanun gereği karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurmaktadır. Bu durumda TİS süreci resmi olarak başlatılamamakta, mahkeme kararıyla yetki kesinleşip, Bakanlık tarafından kesin yetki belgesi düzenlenene kadar süreç işletilememektedir. Bu nedenle davanın kısa sürede tamamlanması, yetkili sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalayabilmesi yönünden elzemdir. Ancak her ne kadar kanunda itiraz süreleri kısa tutulmuş ve bu davalar acele davalardan sayılmış olsa da uygulamada durum böyle olmaktan çok uzaktır. Yargılamanın oldukça uzun sürmesi nedeniyle birçok sendika yetki davasının sonuçlanmasının ardından mahkeme kararı lehine olsa ve yetkili sendika olduğu kesinleşse dahi işyerinde mevcut üye sayısı dava süresince düştüğünden toplu iş sözleşmesi imzalama olanağını kaybetmektedir.
Yaptığımız incelemede, yukarıda belirtilen dönemde açılan ve hâlihazırda sonuçlanmış olan 115 yetki tespit davasının açılış tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki süre dikkate alındığında davaların ortalama olarak 680 gün sürdüğü tespit edilmiştir. Bu süre yaklaşık 1 yıl 10 aya denk gelmektedir.
Feragat nedeniyle yargılama süreci normal seyrinden daha kısa süren 24 dava hesaplamaya dahil edilmediğinde ise ortalama 785 gün yani yaklaşık 2 yıl 2 ay sürdüğü tespit edilmiştir.
DAVANIN YETKİSİZ MAHKEMEDE AÇILMASININ DAVA SÜRESİNE ETKİSİ
Hâlihazırda oldukça uzun süren yetki davalarında işverenlerin süreci daha da uzatmaya yönelik kimi hamleleriyle de sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bunlardan biri, özellikle son yıllarda giderek artan bir biçimde başvurulan ‘davayı yetkisiz mahkemede açma’ eğilimi olmuştur.
6356 sayılı Kanun’un 79. maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye ilişkin kurala yer verilmiş olup, “Bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar iş davalarına bakmakla görevli ve yetkili mahkemelerde görülür. Ancak yedinci ila on birinci bölümlerin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar için, görevli makamın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir” denilmektedir. Yetki itirazına ilişkin hüküm ise kanunun sekizinci bölümünde yer aldığından yetkili mahkeme görevli makamın bulunduğu yer mahkemesi olmaktadır. Görevli makam ise yine aynı kanunun 2. maddesinde “İşyeri toplu iş sözleşmesi için işyerinin, işletme toplu iş sözleşmesi için işletme merkezinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü” olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle yetki itirazına ilişkin davalarda yetkili mahkeme işyeri veya işletme merkezinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’nün bulunduğu yer mahkemesi olmaktadır.
Kanunda açık yetki kuralı bulunmasına ve özel yetki kuralı olduğu bilgisi yaygın olmasına rağmen davaların yetkisiz mahkemede açılması, sürecin uzaması için çoğunlukla kasıtlı yapılan bir davranış olarak karşımıza çıkmaktadır. Raporumuzda davanın yetkisiz mahkemede ikame edilmesinin dava sürecini ne kadar uzattığı hususu da incelenmiştir.
Buna göre, işverenlerin açtığı olumlu yetki tespitine itiraza ilişkin 146 davadan (sonuçlanan ve devam eden) 58’i yetkisiz mahkemede, 88’i yetkili mahkemede açılmıştır. Özetle davaların %39,75’i yetkisiz mahkemede açılmıştır.
Sonuçlanan ve yetkisiz mahkemede açılan 44 davanın yargılama süreleri incelendiğinde bu davaların ortalama 899 gün (yaklaşık 2 yıl 6 ay) sürdüğü görülmektedir.
Sonuçlanan ve yetkisiz mahkemede açılan davalardan “feragat” nedeniyle olağan seyrinden daha kısa sürede sonuçlananlar hesaplamaya dahil edilmediğinde ise ortalama 1183 gün sürdüğü (yaklaşık 3 yıl 6 ay) sürdüğü tespit edilmiştir.
Sonuçlanan ve yetkili mahkemede açılan 71 davanın ise yargılama süreleri incelendiğinde ortalama 545 gün (yaklaşık 1 yıl 6 ay) sürdüğü görülmektedir.
Sonuçlanan ve yetkili mahkemede açılan davalardan “feragat” nedeniyle olağan seyrinden daha kısa sürede sonuçlananlar hesaplamaya dahil edilmediğinde ise ortalama 590 gün sürdüğü (yaklaşık 1 yıl 7 ay) sürdüğü tespit edilmiştir.
ÖZETLE, DAVANIN YETKİSİZ MAHKEMEDE AÇILMASI YARGILAMA SÜRESİNİ ORTALAMA 1 YIL 7 AY KADAR UZATMAKTADIR.
İşverenler tarafından açılan olumlu yetki tespitine itiraz davalarından yetkisiz mahkemede ikame edilenlerin yıllara göre dağılım ve oranları ise şöyledir:
- 2012’de 7 Kasım – 31 Aralık arasında açılan 7 davadan 2’si yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 28,57’si yetkisiz mahkemede açılmıştır.
- 2013 yılında açılan 6 davadan 3’ü yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 50’si yetkisiz mahkemede açılmıştır.
- 2014 yılında açılan 16 davadan 7’si yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 43,75’i yetkisiz mahkemede açılmıştır.
- 2015 yılında açılan 10 davadan 3’ü yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 30’u yetkisiz mahkemede açılmıştır.
- 2016 yılında açılan 17 davadan 3’ü yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 17,64’ü yetkisiz mahkemede açılmıştır.
- 2017 yılında açılan 9 davadan 6’sı yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 66,6’sı yetkisiz mahkemede açılmıştır.
- 2018 yılında açılan 4 davadan 2’si yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 50’si yetkisiz mahkemede açılmıştır.
- 2019 yılında açılan 7 davadan 2’si yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 28,57’si yetkisiz mahkemede açılmıştır.
- 2020 yılında açılan 9 davadan 6’sı yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 66,6’sı yetkisiz mahkemede açılmıştır.
- 2021 yılında açılan 12 davadan 6’sı yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 50’si yetkisiz mahkemede açılmıştır.
- 2022 yılında açılan 22 davadan 12’si yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 54’ü yetkisiz mahkemede açılmıştır.
- 2023 yılında açılan 13 davadan 1’i yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 7,7’si yetkisiz mahkemede açılmıştır.
- 2024 yılında açılan 14 davadan 5’i yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 35,71’i yetkisiz mahkemede açılmıştır.
ÜYE KAYIPLARI
Sendikalar, örgütlenme faaliyeti yürüttüğü işyeri veya işletmelerde kanunda öngörülen çoğunlukta üyeliğin sağlanması ile Bakanlığa yetki başvurusunda bulunmakta, Bakanlık tarafından düzenlenen yetki tespitine itiraz ise kanun gereği mahkeme kararı kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurmaktadır. Böylece yargılama tamamlanana kadar işçilerin sendikal hakları kullanılamaz hale gelmekte, dava süresince de üye işçiler işverenin baskılarına karşı hukuki korumadan yoksun kalmaktadır. Uzun süren yargılama süreçleri boyunca işverenlerin üye işçilere yönelik ayrımcılık, baskı, işten çıkarma gibi yollara başvurduğu da bilinmektedir. Bu nedenlerle işçi sendikaları, yetki başvurusunun yapıldığı tarihle yetki itirazı davalarının karara bağlanarak kesinleştiği tarih arasında söz konusu işyeri veya işletmelerde ciddi üye kayıpları yaşamaktadır.
Yetki davalarının üye durumuna etkileri de tarafımızca incelenmiş olup, 07.11.2012 tarihinden 01.10.2024 tarihine kadar olan dönemde açılan ve hâlihazırda sonuçlanmış olan 115 olumlu yetki tespitine itiraz davasında, sendikamızın yetki başvurusunda bulunduğu tarihle dava sonucu kararın kesinleştiği tarih arasındaki üye değişimlerine raporumuzda yer verilmiştir.
Davası sonuçlanan toplam 115 işyeri veya işletmeden 85’inde üye kaybı, 30 işyeri veya işletmede ise üye artışı yaşanmıştır. Üye kayıplarının oranlarına ilişkin tablo aşağıdaki gibidir:
Tablodan anlaşıldığı üzere, toplam 85 işyeri/işletmede yetki başvuru tarihi ile yetki davasının kesinleştiği tarih arasında üye kaybı yaşanmıştır. Bu işyeri/işletmeler 34’ünde üyelerin tamamı kaybedilirken üyelerin yarısından fazlasının kaybedildiği işyeri/işletmelerin sayısı ise toplam 64’tür.
Davası sonuçlanan ve üye kaybı yaşanan 85 işyerinde toplamda 3847 sendika üyesi kaybedilmiştir.
YARGILAMA SÜRESİNİN ÜYE DURUMUNA ETKİSİ
Yargılama süresinin üye kayıp veya artışına etkilerine ilişkin yapılan incelemede, üye artışı yaşanan 30 işyeri/işletmeye ilişkin davanın ortalama 476 gün (yaklaşık 1 yıl 4 ay) sürdüğü tespit edilmiştir.
Üye kaybı yaşanan 85 işyeri/işletmeye ilişkin davalar ise ortalama 753 gün (yaklaşık 2 yıl 1 ay) sürmüştür.
Bu durum yargılama süresinin uzamasının üye sayısında ciddi düşüşlere neden olduğunu ortaya koymaktadır.
DAVA SÜREÇLERİNİN TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ BAĞITLANMASINA ETKİLERİ
Yetki davalarının toplu iş sözleşmesinin bağıtlanmasına olan etkisi de çalışmamızda incelenmiştir. Yargılama süresince yaşanan üye kayıpları dava lehe sonuçlansa dahi sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalama olanağını ortadan kaldırabilmektedir.
Yukarıda belirtilen dönemde açılan ve hâlihazırda sonuçlanmış olan 115 olumlu yetki tespitine itiraz davasının sonuçlanmasının ardından toplu iş sözleşmesi imzalanan işyeri sayısı 44’tür.
Davası sonuçlanan 71 işyerinde ise TİS imzalanamamıştır. Bu davaların sonuçlarına göre TİS imzalama oranları aşağıda verilmektedir;
Görüldüğü üzere, sendikanın lehine kesinleşen 83 davadan yalnızca 20’sinde toplu iş sözleşmesi imzalanabilmiştir.
İHTİSAS MAHKEMELERİNİN DAVA SÜREÇLERİNE ETKİSİ
Bilindiği üzere, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 25.11.2021 tarihli kararı ile 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda düzenlenen davalara bakmak üzere mahkemeler nezdinde ihtisas mahkemelerinin kurulması sağlanmıştır. Böylece her adliyede 6356 sayılı Kanun’dan kaynaklanan davalar tek bir mahkemeye tevzi edilmektedir.
Söz konusu durumun dava sürelerini görece biraz daha azalttığı gözlemlenmektedir. İhtisas mahkemelerinin kurulduğu 25.11.2021 tarihinden sonra açılan davaların süreçleri de raporumuzda incelenmiştir.
Belirtilen tarihten sonra açılan olumlu yetki tespitine itiraz davası sayısı toplamda 51’dir. Söz konusu davalardan 23’ü sonuçlanmış, 28’i ise devam etmektedir.
Sonuçlanan 23 davanın yargılama süreleri incelendiğinde ortalama 436 gün (1 yıl 2 ay) sürdüğü tespit edilmiştir.
Feragat nedeniyle sonuçlanan 3 dava hesaplamaya dahil edilmediğinde ise 464 gün (1 yıl 3 ay) sürdüğü tespit edilmiştir.
İhtisas mahkemelerinin kurulmasının yetkisiz mahkemede dava açılmasına herhangi bir etkisi olmamıştır. Söz konusu 51 davadan 19’u yetkisiz mahkemede açılmıştır.
İhtisas mahkemeleri kurulmasının ardından yetkisiz mahkemede açılan ve sonuçlanan 7 davada yargılama süresinin ortalama 629 gün (yaklaşık 1 yıl 8 ay) olduğu tespit edilmiştir.
Feragat nedeniyle sonuçlanan 1 dava hesaplamaya dahil edilmediğinde ise ortalama 661 gün (yaklaşık 1 yıl 9 ay) sürdüğü tespit edilmiştir.
SONUÇ
Raporumuzda Birleşik Metal İşçileri Sendikası’nın yetki başvurularına ilişkin olarak 07.11.2012 – 01.10.2024 tarihleri arasında açılan davalarda özellikle yargılama sürecinin uzamasına neden olarak sendikanın toplu iş sözleşmesini bağıtlamasını zorlaştıran sorunlar irdelenmiştir.
Sonuç olarak;
- Bakanlık tarafından sendikanın başvurusu üzerine düzenlenen ve sendikanın yetkili olduğunu tespit eden olumlu yetki yazısına itiraz davalarının lehe sonuçlanma oranının %93,05 olduğu tespit edilmiştir. 115 olumlu yetki tespitine itiraz davasından 107’si sendikanın lehine, 8’i ise aleyhine sonuçlanmıştır. Bu durum işveren itirazlarının büyük bir çoğunluğunun haksız itirazlar olduğuna işaret etmektedir.
- Yetki tespitine itiraz davalarının ortalama 785 gün sürdüğü tespit edilmiştir. Bu süre yaklaşık 2 yıl 2 aya denk gelmektedir.
- Belirtilen dönemde açılan yetki tespitine itiraz davalarının yüzde 39,75’inin yetkisiz mahkemede açıldığı tespit edilmiştir.
- Davanın yetkisiz mahkemede açılmasının yargılama süresine etkisi de incelenmiş olup, yetkili mahkemede açılan davaların ortalama 590 gün (yaklaşık 1 yıl 7 ay) sürdüğü, yetkisiz yerde açılan davaların süresinin ise ortalama 1183 güne (yaklaşık 3 yıl 6 ay) çıktığı tespit edilmiştir.
- Davalar sonucunda, toplam 115 işyeri veya işletmeden 85’inde üye kaybı yaşanmıştır. 85 işyerinden toplam 64’ünde yarıdan fazla üye kaybı gerçekleşmiştir. 34’ünde ise üyelerin tamamı kaybedilmiştir.
- Üye kaybı yaşanan 85 işyeri veya işletmeye ilişkin davaların ortalama 753 gün (yaklaşık 2 yıl 1 ay) sürdüğü tespit edilmiştir. Yargılama sürecinin uzamasının sendikaların üye kaybetmesine yol açtığı görülmüştür.
- Davası sonuçlanan ve üye kaybı yaşanan 85 işyerinde toplamda 3847 sendika üyesi kaybedilmiştir.
- Yargılama neticesinde sendika lehine sonuçlanan yani sendikanın yetkili olduğu mahkeme kararıyla kesinleşen 83 işyeri veya işletmelerden yalnızca 20’sinde toplu iş sözleşmesi imzalanabilmiştir. Bu durum yargılama neticesinde işveren itirazının haksız olduğu ortaya konulmuş olsa dahi çoğunlukla TİS hakkının kullanılamadığını göstermektedir.
Özetle, ortaya çıkan sonuç, 6356 sayılı Kanun’la usul ve esasları belirlenen yetki ve toplu iş sözleşmesi prosedürünün, uygulamada sendikal hakların kullanımını zorlaştıran bir dizi soruna neden olduğuna işaret etmektedir. Uygulamada davaların uzun süre sürüncemede kalması, yetkili sendikaların süreç sonunda toplu iş sözleşmesi bağıtlama kabiliyetini ortadan kaldırmakta, dava süresince işveren baskısı gibi nedenler sendikasızlaşmaya yol açmaktadır.
GÜNCEL
Balıkesir'de yeni örgütlendiğimiz Ekos Teknoloji ve Elektrik AŞ işyerinde işçilerin en temel ve Anayasal hakkı olan sendika hakkına erişimi engellenmeye çalışılıyor. İşverenin sendika düşmanı tutumunu bugün (1 Kasım) fabrikanın önünde basın açıklaması yaparak protesto ettik.
Sendikamızın Genel Örgütlenme Sekreteri Fehmi Elmacı, Bursa Şubemizin yöneticileri, işyeri temsilcileri ve sendika haklarına sahip çıkan Ekos işçilerinin katılımıyla gerçekleştirilen eylemde, Genel Örgütlenme Sekreterimiz tarafından yapılan açıklama şu şekilde:
EKOS’ta Anayasal Hakkımıza
Saygı Duyulmalıdır!
Değerli basın emekçileri,
Birleşik Metal İşçileri Sendikası olarak Ekos Teknoloji ve Elektrik A.Ş işyerinde 2024 yılının Haziran ayında sürdürdüğümüz örgütlenme çalışmaları sonucu işyerinde yasanın aradığı üye sayısına kısa sürede ulaştık ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına çoğunluk tespiti için başvurduk.
Ekos işvereni, yetki başvurumuzun hemen ardından 100’e yakın işçi alarak yetkimizi engellemeye çalıştı; ancak başaramadı. Bakanlık, sendikamızın Ekos’ta toplu iş sözleşmesi yapabilmek için yeterli çoğunluğa sahip olduğunu tespit etti.
İşveren, yıllardır düşük ücretlerle ve insan onuruyla bağdaşmayacak koşullarda çalıştırılan işçilerin Anayasal haklarına saygı duymak yerine, önce örgütlenmede öncü olan 8 arkadaşımızı işten çıkarmaya kalkıştı. Sendikamızın ve üyelerimizin kararlılığı üzerine geri adım atmak zorunda kalan işveren, işçilerin sendikal haklarına kavuşmasını geciktirmek amacıyla sendikamızın yetkisine itiraz ederek Ekos işçilerinin iradesini hiçe saymaya kalkıştı.
Ekos işvereni, işyerinde sayısal anlamda sendikanın çoğunluğu olduğunu bilmesine karşın süreci uzatma yoluna gitti. Çalışanlarına aslında sizin hakkınızı tanımıyorum, iradenize saygı duymuyorum, demiş oldu. Buna karşın işverenin kullandığı bu hakkın her ne kadar bizim için olumsuz sonuçları olsa da karara saygı duyarak sürecin neticelenmesini bekleme kararı aldık.
Tüm hamlelerine rağmen, Ekos işçilerinin sendikal haklarını kullanmalarının önüne geçemeyen işveren, işyerlerinden birini Sakarya’ya taşıyacağı gerekçesi ile işçilerin iradesini kırmaya çalışmış, son olarak da İŞKUR İl Müdürlüğü’ne toplu işçi çıkaracağını bildirmiştir. Toplu işçi çıkarma için başvuru yaptığını sendikamızdan ve Ekos işçilerinden bugün dahi sır gibi saklayan işverenin attığı bu adımların işçilerin sendikal haklarını kullanmasını engelleme amacı taşıdığı açıktır.
İşverenin tüm işyerlerinde çalıştırabileceği mevcut işçilerinin birinin dahi iş sözleşmesini sona erdirmeye ihtiyacı yoktur. Bu durumun bilinmesine rağmen işverenin, sendikamızla ve işçilerle bu konuda hiçbir iletişime geçmeden, hiçbir çözüm önermeden işyeri taşıyacağı gerekçesine sığınarak, adeta oldubittiye getirerek Ekos işçilerinin sendikal örgütlenme hakkına müdahale etmesine izin vermeyeceğiz.
İşletmenin büyümesi, başka yerlerde de fabrikalar kurması elbette karşı olabileceğimiz bir durum olamaz. Ekos büyürse orada ekmek yiyen herkesin sofrasındaki ekmek büyüyecektir. Bizim itiraz ettiğimiz nokta, bu girişimin işyerini sendikasızlaştırma amacıyla hayata geçirilmesi noktasındadır.
Buradan Ekos işverenine bir kez daha sesleniyoruz: Sendikamız ve üyelerimiz mücadeleye hazırdır. Ekos’ta üyelerimizin sendika hakkına müdahale anlamına gelecek her türlü girişime karşı demokratik tepkimizi her an ortaya koyabileceğimizi hatırlatmak istiyoruz. Umuyoruz ki bu hatalarında da döneceklerdir.
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının ortaya koyduğu gibi sendikanın yetkisine itiraz edilmesi, sendikal hakların engellenmesi ve bir hak ihlali anlamı taşıyor. Hem Anayasal hakkımızı tanımayacaksınız hem de üstüne “Çalıştığınız bölümü kapatacağız, başka ile taşıyacağız” diyerek sendikanın örgütlülüğünü zayıflatmaya kalkacaksınız! Buna sessiz kalmamızı kimse bizden beklemesin.
Sendikamızın ve metal işçilerinin mücadele tarihi işverenlerin bu tarz girişimlerini, saldırılarını püskürttüğü onlarca örnekle dolu; bir yenisi de Ekos’ta yaratmaya bizlerin de Ekos işçilerinin de hazır olduğunu söylemek istiyoruz.
İşvereni bir kez daha işçilerin sendikal haklarına saygı duymaya, yetki itirazını geri çekerek sendikamızla masaya oturmaya ve işyerini sendikasızlaştırmak için yaptığı hamlelerden vazgeçmeye çağırıyoruz.
BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
GENEL YÖNETİM KURULU